Zihinsel Engelliler Destek Eğitimi
Dikkat Eksikliği, Hiperaktivite ve İmpulsivite (Dürtüsellik)
Dikkat Eksikliği
- a) Çoğu zaman dikkatini ayrıntılara vermede ya da okul ödevlerinde, işlerinde ya da diğer etkinliklerde dikkatsizce hatalar yapar.
- b) Çoğu zaman üzerine aldığı görevlerinde ya da oynadığı etkinliklerde dikkati dağılır.
- c) Doğrudan kendisiyle konuşulduğunda çoğu zaman dinlemiyormuş gibi görülür.
- d) Çoğu zaman yönergeleri izlemez ve okul ödevlerini, ufak tefek işleri ya da iş yerindeki görevlerini tamamlayamaz(Karşıt Olma Bozukluğu ya da Yönergeleri anlayamamaya bağlı değildir).
- e) Çoğu zaman üzerine aldığı görevleri ve etkinlikleri düzenlemekte zorluk çeker.
- f) Çoğu zaman sürekli mental çabayı gerektiren görevlerden kaçınıir, bunları sevmez, ya da bunlarda yer almaya karşı isteksizdir.
- g) Çoğu zaman üzerine aldıgı görevler ya da etkinlikler için gerekli olan şeyleri kaybeder.
- h) Çoğu zaman dikkati dıs uyaranlarla kolaylıkla dağılır.
- i) Günlük etkinliklerde çoğu zaman unutkandır.
Hiperaktivite
- a) Çoğu zaman elleri ayakları kıpır kıpırdır ya da oturduğu yerde kıpırdanır durur.
- b) Çoğu zaman sınıfta ya da oturması gereken diğer durumlarda oturduğu yerden kalkar.
- c) Çoğu zaman uygunsuz durumlarda koşturup durur ya da tırmanır(Ergenlerde ya da erişkinlerde genel huzursuzluk duyguları ile sinirli olabilir).
- d) Çoğu zaman sakin bir biçimde oturma, boş zamanları geçirme etkinliklerine katılma ya da oyun oynamada zorluk çeker.
- e) Çoğu zaman hareket halindedir ve bir motor tarafindan sürülüyormus gibi davranir.
- f) Çoğu zaman çok konuşur.
Impulsivite (Dürtüsellik)
- a) Çoğu zaman sorulan soru tamamlanmadan önce cevabını yapıştırır.
- b) Çoğu zaman sırasını beklemekte güçlüğü vardır.
- c) Çoğu zaman başkalarının sözünü keser ya da yaptıklarının arasına girer.
Kısaca özetleyecek olursak Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB), dikkatin çabuk dağılması, aşırı hareketlilik ve dürtüsel davranışlar ile seyreden, sosyal yaşamı, toplumsal iletişimi engelleyen, çoğunlukla aile içi ilişkilerde ve okul eğitiminde sorunlar yaratan bir olgudur.
DEHB' li Çocuğun Günlük Hayatı
DEHB olan çocukların temel özelliklerinin dikkatsizlik, dürtüsellik ve hiperaktivite olduğunu belirtmiştik. Şimdi bu özelliklerin DEHB'li çocukların hayatını nasıl etkilediğine göz gezdirelim.
DEHB' li çocukların erken yaşlardan itibaren duydukları sözcükler "dikkat et, çok dikkatsizsin, dikkatsizliğin yüzünden oldu, dikkatini vermiyorsun, önüne bak, sana dikkat etmeni söylemiştim" türündendir. Bu sözcüklerin çocuklara sürekli söylenmesi, onların bu sözcükleri benimsemelerine yol açabilir. Bu şekilde çocuğun sürekli olumsuz özellikleri ile ilgilenilmesi, o davranışların daha da artmasına yol açabilir. Oysa çocuğun yaptıklarından daha çok, yapamadıkları üzerinde durulup nasıl yapacağı sağlanabilir.
Dikkat süreleri çok kısa olan DEHB' li çocuklar bir işle ya da oyuncakla kısa bir süre ilgilenirler. Sürekli farklı şeylerle uğraşmak isterler. En basit işleri bile düzenli bir şekilde yapamazlar. Dikkatlerini toplayamamaları eşyalarını kaybetmelerine yol açar. Eşya kaybetme olayından ötürü eleştiri alırlarsa, unutma ve kaybetme olaylarının sıklığı artar. DEHB' li çocukların dikkat sürelerinin kısalığı okulda akademik başarılarının düşük olmasına da yol açar. Örneğin DEHB' li çocuklar tahtaya yazılan bir yazıyı diğerlerine oranla çok daha uzun sürede defterlerine geçirirler.DEHB olan çocuklar dikkat sorunlarından dolayi yetişkinlerle iletişim kurmakta zorlanırlar.
Konuşmalarının önemli bölümünü anlayamazlar. Çocuğun konuşulanları anlayamaması hafıza problemi var şeklinde algılanabilir. DEHB'li çocuklar dikkat sorunları nedeniyle arkadasları tarafından oyunlara dâhil edilmek istemezler. Bu da onları iyice hırçınlastırır. Aldıkları ilaçlar nedeniyle rahat uyuyamayabilirler, gergin olurlar. Bu durum anne babaların onlara daha fazla ilgilenmelerini gerektirebilir.
DEHB'li çocukların dürtü kontrolündeki zayıflık düşüncesizce, ani davranışlar sergilemelerine neden olabilir. Bu yüzden akranlari ile iletisimleri zorlasir. Uyarilma düzeylerini yüksek olmasi, atak olmaları, tehlikenin geldiğini kavrayamama gibi durumlari nedeniyle yetişkinlerin denetimi altındadırlar.
Duygularını kontrol edemezler, çabuk neşelenip çabuk ağlayabilirler. Duygu denetimlerini sağlamakta güçlük çekerler. Durup dururken arkadaşlarını rahatsız etmeleri, kalem dürtme ve saçına asılma gibi davranışları nedeniyle akranları ile olumsuz bir iletişim içersindedirler.
DEHB' li çocukların dürtülerini kontrol edememeleri öğretmenlerini de rahatsız eder. Belki onlar da diğer çocuklar gibi yaramazlık yapıyordurlar ama öğretmen sınıfa geldiğinde bile dürtülerini kontrol edemeyip yaramazlıklarına devam etmeleri sorun oluşturur. Ögretmenlerinin kızmaları da DEHB' li çocuklarda dışlanılmışlık duyusunu geliştirir.
Okullarımızda derslerin işleniş biçimi, kitapların hazırlanış biçimi de DEHB' li çocuklara uygun değildir. Okul ortamında çocuklardan sessiz bir şekilde oturmaları ve yönergeleri izlemeleri istenir. Bu konudaki basarışızlıkları nedeniyle bu çocuklar hep eleştiri alırlar. Bu da onların öz-saygılarını yitirmelerine sebep olabilir. Aileler DEHB' li çocuklarını herhangi bir alış-veriş merkezine ya da misafirliğe götürmek istemezler. Çünkü oralarda da ortalığı dağıtması, kavga çıkarıcı hareketler sergilemesi muhtemeldir. Buna benzer sebeplerden dolayı sosyal ortamlardan uzak tutulmaya çalışılan DEHB' li çocukların sosyal gelişimleri eksik kalır. Toplum içindeki rollerini koruyamaz, uyulması gereken kurallar, alış-veriş becerileri gibi konularda kendilerini yetiştiremezler.
DEHB Tanısının Konulması
DEHB tanısı koyma oldukça zor bir iştir. Çünkü doğrudan tanı koymamıza yardımcı olacak herhangi bir araç gereç mevcut değildir. DEHB belirtilerinin başka psikolojik rahatsızlıklarda da görülebilmesi ve belirtilerin her çocukta farklı şiddetlerde görülmesi tanı koyulmasını zorlaştıran nedenlerdendir. Aileler DEHB' li çocukları daha okula başlamadan önce fark ederler.
Dürtüsellik, dikkatsizlik, öz-denetim zayıflığı gibi özelliklerin çocuklarda yoğun olarak bulunduğunu bilmektedirler ama bir uzmana götürmektense kendi çabalarıyla bir şeyler yapmaya çalışmaktadırlar. Oysa ailelerin bu ihmali belirtilerin daha da artmasına neden olabilmektedir. Okula başladığında ise sorunlar daha da büyümektedir. Yukarıda açıklanan belirtilerin çocuklarda bulunması halinde bulundukları yerlerdeki Rehberlik ve Araştırma Merkezlerine ya da hastanelerin psikiyatri servislerine başvurmaları gerekmektedir.
DEHB' in Nedenleri
DEHB kesin olarak nedenleri belirlenmis bir rahatsizlik degildir. Genel olarak bu bozuklukta biyolojik ve psiko-sosyal etkenlerin birlikte rol oynadigi düsünülmektedir. Simdi bu etkenleri kisaca gözden geçirelim:
- 1- Genetik Nedenler: Genetik bilimindeki son çalışmalar, DEHB' in aile ortamında çıktığını kesinlikle göstermiştir. Bozukluğun genetik nedenlerine yönelik bilgiler ikiz, evlat edinme ve aile araştırmalarına dayanmaktadır. Yapılan araştırmalar neticesinde DEHB'li çocukların birinci dereceden kan bağı olan akrabalarında da bozukluğun sık görüldüğü bulunmuştur.
- 2- Beyin Hasarı: Yapılan araştırmalar sonucunda DEHB' li çocukların %95'inde beyin zedelenmesi ortaya çıkmıştır. Eğer beyin zedelenmesi yoksa doğuştan var olan bir yapısal ve işlevsel bozukluk akla gelmektedir. DEHB' li çocukların beynin ön bölgesi ve bu bölgeyle yakından ilişkili yapılarda normallerden farklı simetriye ve büyüklüğe rastlanmıştır.
- 3- Gida Maddeleri: DEHB'in oluşumunda yenilen yiyeceklerin de etkin rol oynadığı düşünülmektedir. Gıda maddelerindeki yapay boya ve tatlandırıcıların öğrenme güçlüğü ve hiperaktiviteye neden olabileceği düşünülmüş, ancak bu tür bir diyetin çok az kesim tarafından uygulandığı görülmüştür. Katki maddeleri genel olarak yiyeceklerin doğallığını bozduğu ve örneğin bağışıklık sistemi ile ilgili sorunları olan çocuklarda önemli sorunlara yol açabileceği belirlenmiştir.
- 4- Toksin ve DEHB: Doğum öncesinde sigara ve alkole maruz kalmak, çocukların beyinlerinde hasara sebep olup DEHB ve benzeri hastalıkların oluşumuna katkıda bulunabilir. Hayvanlar üzerinde yapılan araştırmalar nikotin ve alkolün beynin belirli bölgelerinde anormal gelişime neden olduğu ve benzer sürecin insanlar üzerinde ortaya çıkabileceği düşünülmektedir.
5- Psiko-sosyal Etkenler: Bozukluğun gelişimde temel bir etkiden çok hazırlayıcı ve çıkışını hızlandırıcı etkilerden söz edilebilir. DEHB' li çocukların sıklıkla parçalanmış ailelerden geldiği, anne-babanın sürekli geçimsizliği ve anne babadan geçen psikiyatrik bozukluklar ile tek ya da ilk çocuk olma oranını DEHB' in oluşumuna katkdıda bulunduğu saptanmıştır.
DEHB'in Tedavi Süreci
1- İlaçla Tedavi: DEHB'in ilaçla tedavisinde kullanılan ilaçlar uyarıcı niteliğindedir. Uyarıcı ilaçların beyinde bulunan ve davranışı etkileyen bazı kimyasal maddelerin(depamin ve noradrenalin) beyindeki miktarını düzenleyerek dikkati dağıtan uyaricilarin süzgeçten geçirilmesinde olumlu etkisi vardir. Tedaviye baslamadan önce tani uzman bir doktor tarafindan konuldugu için kullanilan ilaçlar da uzmanin denetimindedir. Ilaçlarin konsantrasyonu ve dikkat süresini artirmada, verilen yönergeyi uymayi desteklemede, düsünmeden hareket etmeyi ve hareketliligi azaltmada etkili oldugu düsünülmektedir. Ancak ilaçlar çocugu zekâ düzeyini yükseltmede ya da okul basarisini artirmada etkili olmayip; çocugun uyumlu sosyal davranis göstermesini saglayamaz ve belki de en önemlisi çocugun sorunlarina devamli bir çözüm olarak kullanilmaz.
2- Psikolojik ve Egitimsel Yardimlar: DEHB'in tedavisinde diger bir yöntem de psiko-egitimsel yöntemlerdir. Psiko-egitimsel müdahaleler davranissal terapiler, aile egitimi ve aile terapisini kapsar. Her ne kadar ilaçla tedavi önerilse de ilaçla birlikte psiko-egitimsel müdahalelerin birlikte kullanilmasina iliskin olumlu yaklasimlar mevcuttur. DEHB'li çocuklarin ve ailelerin karsilastiklari zorluklarin çözümü sadece ilaçlarda aramak ya da ilaçlara tümüyle karsi çikmak uygun bir yol olmayabilir.
3- Aile Egitimi: DEHB'in tedavisinde psiko-sosyal girisimlerin özellikle de bu konudaki aile egitiminin önemini vurgulamak gerekir. Çünkü DEHB' l,i çocugun egitimlerinin yaninda onlarin anne-babalarinin da egitimleri tedaviye iliskin olumlu sonuçlar almada önemli bir etken olabilir.
4- Davranissal Terapi: Hiperaktif çocuklarin saldirganlik, söz dinlemem, insanlar arasi iliskilerinin yetersizligi ve duygusal yasantilariyla basa çikamama sorunlari için en geçerli yöntem davranis terapidir. Davranissal terapi, bireyin düsünce ve davranislarinin olaylarla nasil baglantili oldugunu anlamayi amaçlamaktadir. Bunun içinde danisman, çocugun yasamindaki gerçek örnekleri kullanir ve bunlari uygulamanin yasamsal zorluklarini anlamaya olanak saglar, yardimci olur.
5- Bireysel Terapi ve Danisma: Bireysel terapi, dogrudan DEHB'li çocugun ve aile bireylerinin rahatsizligi daha iyi anlamalarini ve onunla basa çikmalarini kolaylastirmaktadir. Özellikle de bilissel davranisçi terapi, zihinsel fonksiyonlarda degisikler yapmayi amaçlamaktadir. Bu degisikliklerini beyin metobolizmasinda degisiklere neden olmasi beklenmektedir. Ilaçla ulasilmak istenen nokta da budur.
MENTAL RETARDASYON
Zihinsel Öğrenme Yetersizliği Olan Bireyler
Zihinsel Yetersizlik:18 yasindan önce ortaya çikan zihinsel islevler ile kavramsal, sosyal ve pratik uyum becerilerinde anlamli sinirliliklar görülen yetersizlik durumudur.
Hafif Düzeyde Zihinsel Yetersizlik: Bireyin egitim dönemi içinde, sinirli seviyede destek egitim hizmetleri ve özel düzenlemelere ihtiyaci olmasi durumudur.
Orta Düzeyde Zihinsel Yetersizlik: Bireyin temel akademik, günlük yasam ve is becerilerinin kazanilmasinda yogun özel egitim ihtiyaci olmasi durumudur.
Agir Düzeyde Zihinsel Yetersizlik: Bireyin öz bakim becerilerinin ögretimi de dahil olmak üzere yasam boyu süren, yasamin her alaninda tutarli ve daha yogun özel egitim ve destek hizmet ihtiyaci olmasi durumudur.
Çok Agir Düzeyde Zihinsel Yetersizlik: Bireyin zihinsel yetersizligi yaninda baska yetersizlikleri bulunmasi nedeniyle öz bakim, günlük yasam ve temel akademik becerilere sahip olmamasindan dolayi yasami boyunca bakim ve gözetim ihtiyaci olmasi durumudur.
Zihinsel Öğrenme Yetersizliğinin Nedenleri
Zihinsel engellilik durumu pek çok etmenin ya da özelligin bir araya gelmesi sonucunda ortaya çikmaktadir. Bunlar genellikle kalitim, çevre ve kisilik özellikleri olarak siralanmaktadir. Bununla birlikte en yaygin olarak bilinen zihinsel engellilik nedenleri: Bulasici hastaliklar ve zehirlenmeler , Yaralanma ve fiziksel etkiler, Metabolizma ve beslenme bozukluklari, Kaba beyin hastaliklari, Dogum öncesinde bilinmeyen nedenler, Kromozom anormallikleri, Gebelik bozukluklari, Ruhsal bozukluklar ve Çevresel etkiler olarak siralanabilir. Zihinsel engelli bireylerin % 80' inin çevresel etmenler sonucunda bu duruma geldikleri öne sürülmektedir.
Zihinsel engelli çocuktan kapasitesinin üzerinde basari beklemeyiniz. Okulda ve sinifta çocuga yapabilecegi görevler veriniz.( teneffüslerde sinifi koruma, tahta sildirme ve tebesiri koruma vb.) bu sayede çocugun kendine olan güveni saglanmis olur.
Zihinsel engelli çocuklarin kendilerini ifade etme zorluklari oldugundan sinifta onlara daha fazla zaman ayirin ve kendini ifade edebilecegi farkli yollari uygulayin( basit konulari anlatma, not alma vb.)
Siniftaki çocuklari egitilebilir zihinsel engelli çocugun durumundan uygun sekilde haberdar etmek ve ona karsi olumsuz tutumlar takinmalarini önlemek gerekir.(bu durum engelli çocugun sinifta olmadigi zaman yapilmali, zihinsel engelli oldugu söylenmemeli, ögrenme problemi olarak tanitilmalidir)
Zihinsel engelli çocugun anlama ve kavramasi normal çocuklardan zayif oldugu için ögretirken somut materyallerden yararlanin.
En ufak basarisini ödüllendirin. Bu durum çocuga çok büyük bir haz verir. Ögrenmeye tesvik açisindan çok önemli bir yer teskil eder.
Ögrenme rastlantilara birakilmamali, belirli bir programa bagli ve ögretmen gözetiminde yapilmalidir. Kavrayis seviyeleri dikkate alinarak, etkinlikler anlamli parçalara bölünmeli, bölümler iyice kavratildiktan sonra devam edilmelidir.
Zihinsel yetersizligi genel anlamda 4 gruba ayrilmistir.
- a) Hafif Düzeyde Zihinsel Yetersizlik
- b) Orta Düzeyde Zihinsel Yetersizlik
- c) Agir Düzeyde Zihinsel Yetersizlik
- d) Çok Agir Düzeyde Zihinsel Yetersizlik
Hafif Düzeyde Zihinsel Yetersizliği Olan Çocukların Genel Özellikleri
Hafif Düzeyde Zihinsel Yetersizligi Olan Birey: Zihinsel islevler ile kavramsal, sosyal ve pratik uyum becerilerinde hafif düzeydeki yetersizligi nedeniyle özel egitim ile destek egitim hizmetlerine sinirli düzeyde ihtiyaç duyan birey olarak tanimlanmaktadir. Bu gruba giren çocuklarin zihinsel islevlerinin seviyesi normal yasitlari seviyesine yakindir.
- 1. Bu çocuklarin akademik basarisizliklari zekâlarini farkliligindan çok yetersiz çevre ve uyarici yoksunlugundan kaynaklanmaktadir. Bu nedenle normal yasitlarinin ögrendigi tüm becerileri ögrenebilmekte ancak yasitlarindan biraz daha geç ve güç ögrenmektedirler.
- 2. Yetersiz çevre kosullari arasinda; yasadiklari evin fiziksel kosullari, yetersiz ve dengesiz beslenme, anne-babanin ayrilmasi dolayisiyla evde üvey anne ya da babanin olmasi, anne-babanin egitim seviyesinin düsük olmasi, aile içi siddetin olmasi, kardes sayisinin fazla olmasi, anne-babanin ilgisizligi sayilabilir.
- 3. Fiziksel özelliklerinde ve hareket gelisimde normallerden farklilik yoktur.
- 4. Dikkat süreleri kisa ve dikkatleri daginiktir.5. Yasadiklari basarisizliklardan dolayi kendilerine güvenleri zayif olabilir. Bireysel egitim ve biraz daha fazla ilgilenilmeyle normal yasitlariyla aralarindaki fark çok rahatlikla kapanabilmektedir.
Orta Düzeyde Zihinsel Yetersizliği Olan Birey
Zihinsel islevler ile kavramsal, sosyal ve pratik uyum becerilerindeki sinirlilik nedeniyle temel akademik, günlük yasam ve is becerilerinin kazanilmasinda özel egitim ile destek egitim hizmetlerine yogun sekilde ihtiyaç duyan birey olarak tanimlanmaktadir.
Bu gruba giren çocuklar okuma, yazma, matematik gibi temel akademik becerileri ögrenebilirler. Fiziksel özelliklerinde ve hareket gelisimlerinde normallere yakin bir performans gösterirler. Dikkat süreleri ve ilgileri sinirlidir. Sosyal iletisim kurabilirler, ancak sosyal kurallara uymakta çektikleri güçlük, ev ve okul yasantilarinda problem olusturabilir. Sözel yönlendirmeleri anlama, kavram - ve genelleme yapabilme becerilerinde yetersizlik görülmektedir.
Zihinsel engelin yani sira hiperaktivite veya durgunluk, genel becerisizlik gibi özellikler tasiyabilirler.Temel akademik becerilerin yani sira öz bakim becerilerinde, is ve çalisma becerilerinde egitim alabilirler. Yetiskinlikte kismen ya da bütünüyle geçimlerini saglayabilirler. Orta Düzeyde Zihinsel Yetersizligi olan çocuklarin normal yasitlari ile kaynastirma yoluna gidilmesi davranis kazandirma açisindan çok önemlidir.
Fiziksel Gelişim Özellikleri
Hafif düzeyde zihinsel yetersizligi olan çocuklardan fiziksel gelisim ve hareket alanlarinda normal yasitlarindan pek farklari yoktur ancak büyük ve küçük kas gelisimdeki gerilikten dolayi beden egitimi hareketlerinde, ritmik gösterilerde, top atma ve tutmalarda, kalem tutma ve el becerisi gerektiren faaliyetleri yapmada normal yasitlarina göre gerilik ve yavaslik gösterirler.
Büyük ve küçük kas gelisimindeki gerilige ragmen bu gruba giren çocuklar oldukça iyi bir fiziksel güce de sahiptirler. Bu fiziksel güçleri pozitif yönlere (sportif faaliyetler, oyun vs.) kanalize edilmedigi zaman olumsuz yönde kullanarak saldirgan egilimlere dönüsebilir.
Dolayisiyla zihinsel engeli yaninda davranis ve uyum bozuklugu ile karsimiza çikabilirler. Bu nedenle okulda mümkün oldugu kadar normal yasitlari ile birlikte sportif faaliyetlere (yüzme, atlama, kosma, top oynama gibi) ve oyun becerisi gelistirebilmesi için oyunlara katilmalari gerekmektedir.
Sosyal Gelişim Özellikleri
Sosyal olgunluk ve becerilerde normal yasitlarina göre gerilik gösterirler. Bu nedenle daha çok kendi yas grubu ile degil, kendinden küçük çocuklarla arkadaslik edip, oyun oynarlar. Mümkün olan her firsatta yasitlari ile iliski kurmalari saglanmalidir.
Yakin çevredekilerle kolay dostluk kuramazlar. Kurduklari dostluklari uzun süre devam ettiremezler. Kolayca küser ve dostluklari bozarlar ve yalnizligi tercih etme egilimindedirler.
Sosyal iliskilerinde grupta daima baskalarina tabi olma egilimindedirler. Sorumluluk almaktan çekinirler. Oyun ve toplum kurallarina uymakta zorluk çekerler. Kurallari güç oyunlara ve sosyal faaliyetlere katilamazlar. Kurallari bu çocuklarin anlayacagi ve uyacagi seviyede basitlestirmeli ve bu tip faaliyetlere basarili etkin katilimlari saglanmalidir. Oyun içinde karmasik olmayan roller verilmelidir.
Bu çocuklar bazi alanlarda özellikle olumlu ve olumsuz davranis gelistirmede ögretmenlerinden çok yasitlarindan bilgi ve beceri kazanirlar. Bu nedenle siniflarda egitim-ögretim süreci içinde normal yasitlari ile iliski kurmalari saglanmali, bu özellikleri gösteren çocuklarin kendi aralarinda gruplasarak birbirlerinin olumsuz davranislarini pekistirerek, yeni olumsuz davranislar gelistirmelerine ve sinif içindeki diger çocuklar tarafindan dislanmalarina izin verilmemelidir.
Duygusal Gelişim Özellikleri
Ilkögretim yillarinda tüm ögrencilerden beklenen en önemli gelisim görevleri; okuma, yazma, temel aritmetik gibi akademik beceriler ve oyun becerisi kazanmalaridir.
Zihinsel engellilerin daha önceki yasantilarindaki basarisizliklar yeni beceriler ögrenmelerinde isteksizlik ve güvensizlik yaratir. Bir yandan bu isteksizlik ve güvensizlik diger yandan algilamadaki yetersizlikleri okulda kendilerinden beklenen becerileri kazanmalarinda güçlük yasamalarina neden olmakta, böylece yasanilan yeni basarisizliklarda çocuklarin benlik kavramlari olumsuz yönde etkilenmektedir.
Bu çocuklarin kendileri hakkinda olumlu duygular beslemeleri için; çitayi dogru yükseklige koyarak kendilerinin basarili hissetlerini saglamali ve her basarilari sonunda olumlu geri bildirimlerde bulunmaliyiz.
Ayrica çocuklarin zayif yanlari üzerinde degil güçlü yanlari üzerinde durarak sinif içi etkinliklerde küçük görevler vererek bu çocuklarin olumlu benlik kavrami gelistirmelerine yardimci olabiliriz.
Bu çocuklarin olumsuz benlik kavrami gelistirmelerinde bebeklik döneminde annenin zihinsel engelli bir bebege sahip olmaktan kaynakli reddedici tavirlari güvensizlik duygusunun gelismesine neden olmaktadir.
Cinsel Gelişim Özellikleri
Zihinsel yetersizligi olan çocuklarin cinsel gelisimleri ayni gelisimsel özellikteki çocuklardan farkli degildir. Genellikle zihinsel engellilerin cinsellikle ilgili davranislarinin daha ileri düzeyde oldugu sanilmaktadir.
Bu durum bu çocuklarin cinsel içerikli davranislarinin iyi denetleyememelerinden ve baska hiçbir alanda kabul görmemeleri sonucu ergenlige girdiklerinde cinsellikleri ile kabul görmeyi istemelerinden kaynaklanmaktadir.
Ergenlikte zihinsel engelli çocuklar vücutlarindaki degisikliklerin de etkisiyle çevreleri tarafindan kabul görme istegiyle kendilerini cinsel obje olarak kullandirma egilimindedirler. Bu noktada çocuklara düzeylerine uygun cinsel egitim verilmesi ve bu egitimde olumsuz davranisin cezalandirilmasindan çok olumlu davranisin örneklenmesi büyük önem tasimaktadir.
Ne Yapabilirler?
Kendi öz bakimlarini yapabilirler
Yasadiklari kentte ulasim araçlarini kullanabilirler
Temel gramer kurallarina uygun konusabilirler, günlük konusmalari rahatlikla yapabilirler
Telefonu, yazili iletisim araçlarini rahatlikla kullanabilirler
Baskalari ile isbirligi yapabilirler, temel toplumsal kurallari bilirler ve uygularlar
Alis-veris yapabilirler, parayi kullanabilirler
Karmasik beceri gerektirmeyen, hayatlarini devam ettirebilecekleri islerde çalisabilirler
Basit yemekleri ve günlük ev islerini yapabilirler
Islerinde sorumluluk alabilirler
Ne Yapamazlar?
Sehirlerarasi dolasamazlar
Özel egitim destegi ile ilkögretim programini bitirebilirler ancak yasitlarindan daha geri beceri kazanabilirler
Egitimleri uzun ve sürekli tekrara dayalidir
Soyut ve felsefi kavramlari anlayamazlar
Anlatimlari basittir
Fikir belirten yazi yazamazlar
Yüksek beceri gerektiren islerde basarili olamazlar
Karmasik planlama, dikkat ve düzenleme gerektiren etkinlikleri sürdüremezler.
Sorumluluk aldiklari önemli görevlerde yardima ihtiyaç duyarlar.
Ağır Düzeyde Zihinsel Yetersizliği Olan Çocukların Genel Özellikleri
Agir Düzeyde Zihinsel Yetersizligi Olan Birey:
Zihinsel islevler ile kavramsal, sosyal ve pratik uyum becerilerindeki eksiklikleri nedeniyle öz bakim becerilerinin ögretimi de dahil olmak üzere yasam boyu süren, yasamin her alaninda tutarli ve yogun özel egitim ve destek egitim hizmetine ihtiyaci olan birey olarak tanimlanmaktadir.
Orta düzeyde zihinsel - yetersizligi olan grubun ulastigi basari düzeyine ulasamazlar. Akademik basarisizliklari okumada, okudugunu anlamada ve aritmetik muhakemesinde daha açiktir. Özel egitim ile günlük yasam aktivitelerini, sosyal uyum, pratik islem ve öz bakim becerilerini ögrenebilirler. Agir düzeyde zihinsel yetersizligi olan çocuklar için hazirlanan egitim programlarinda akademik ögrenmelerin disinda sosyal yasama dayali aktivitelere yer verilmesi gerekmektedir.
Agir düzeyde yetersizligi olan çocuklarda iskelet-kas sistemi gelisiminde gerilik, isitme, görme gibi duyu bozukluklari gözlenebilmektedir.
Normal bir çocukta yürüme 18. ayda, konusma 8-18 aylar arasinda baslamasina karsin bu gruba giren çocuklarda bu gelismeler ancak 36. ayda baslamakta ve çocuklar çesitli becerileri kazanmaya ancak bu yastan sonra hazir duruma gelmektedirler. Küçük ve büyük kaslarini kullanmada belirgin sekilde becerisizlik gösterirler. El- göz koordinasyonunu geç ve güç saglarlar. Kullandiklari kelime sayisi çok sinirli olmakla birlikte kelime hazinelerinin sosyal iletisim kurabilecek düzeyde oldugu görülmektedir. Yetiskinlikte beceri gerektirmeyen yardimci islerde denetim altinda çalisabilirler.
Çok Ağır Düzeyde Zihinsel Yetersizliği Olan Çocukların Genel Özellikleri
Çok Agir Düzeyde Zihinsel Yetersizligi Olan Birey:
Bireyin zihinsel yetersizligi yaninda baska yetersizlikleri bulunmasi nedeniyle öz bakim, günlük yasam ve temel akademik becerileri kazanamamasi nedeniyle yasam boyu bakim ve gözetime ihtiyaci olan birey olarak tanimlanmaktadir. Gerilikleri dogustan fark edilir. Bazi basit öz bakim becerilerini ögrenebilirler.
Yasamlari boyunca bütün aktivitelerde desteklenmeleri gerekir. Beyin patolojileri ve fiziksel anormallikler siklikla görülür. Orta ve agir düzeyde zihinsel yetersizligi yasayan çocuklarin düzeyine hiçbir zaman ulasamazlar. Konusmasinin gelismemis olmasi sosyal iletisim gelistirmesini güçlestirmektedir. Motor becerileri zayiftir. Tüm yasamlari boyunca sürekli ve yogun bakim ile yardima gereksinim duyarlar..